Madrid’e bir gezi mi planlıyorsunuz? Peki Madrid’e gittiğinizde mutlaka görmeniz gereken yerleri biliyormusunuz? Sizin için Madrid gezisinde mutlaka görmeniz gereken önemli birkaç yeri yazdık.
2008 yılında küresel ekonomik kriz Madrid’i sert biçimde vurdu ve İspanya’nın başkenti uzun yıllar boyunca, geçmişteki ihtişamının bir kalıntısı olarak görüldü. Anca söz konusu bu deneyim, bu görkemli metropolü diğer Avrupa kentlerinin yakındığı aşırı turizmden kurtarmış da olabilir. Şimdi Madrid taptaze bir enerjiyle kendini yeniden gösteriyor. Mahalleleri son moda restoranlarla dolu, gezici tasarım fuarları sanat çevrelerini kendine çekiyor ve yeni bisiklet yolları dahil yeşillendirme çalışmaları kenti çok daha ulaşılabilir ve keyifli kılıyor.
Madrid’in art arda seçilen ikinci kadın belediye başkanı olan Manuela Carmena, bu sosyal değişim hakkında bir kitap yazdı. Bu da kentin yükselişine dair bir işaret daha. Ama Madrid tarihe olan saygısını korumaya da devam ediyor. Dünyada eski Mısır tapınağını, bir billur sarayı ve dünyanın en eski ve sürekli restoranını aynı gün içinde, yılın 300 günü boyunca parçalayan bir güneşin altında ziyaret edebileceğiniz bir yer olabilir.
Peki Madrid’te mutlaka görülmesi gereken yerler nereler?
Sanatseverler: Kitaplarda görülen hayran kalınan başyapıtların birçoğunu Madrid’in olağanüstü müzelerinde bulabilirsiniz. Neredeyse 200 yıl öncesine dayanan Museo Nacional Del Prado’da Goya, Velazquez ve Bosch’un eserleri sergileniyor. Bulvarın tam karşısındaki Villahermosa Sarayı’nda bulunan Museo Nacional Thyssen-Bornemisza’da Rembrandt ve Chagall’ları görmek mümkün. Picasso’nun Guernica’sı ise Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia’da görülmeye değer.
Ağaç ve yeşil severler: Yeşil alanlar arasında, bir gül bahçesine ve kayık kiralanan bir göle sahip eski kraliyet mekanı Parque del Buen Retiro da bulunuyor. Yanı başındaki Real Jardin Botanico’da 30 bin civarında bitki yaşıyor. Kentin en büyük parkı Casa de Campo, içindeki hayvanat bahçesi, lunapark ve teleferikle ziyaretçileri kendisine çekiyor. Daha yeni olan Madrid Rio Parkı ise nehir kenarındaki yolun bir bölümünü kültür merkezi, kefeler, yollar ve yazın açılan bir kent plajına dönüştürmüş.
Bilinçli tüketiciler ve alışveriş: Burada bütün uluslararası giyim markalarını bulmak mümkün. Ancak yine de Madrid hala bağımsız zanaatkarların merkezi durumunda. 195 yıllık Casa de Diego, el yapımı ürün meraklılarına bastonlar, şallar ve şemsiyeler sunarken, Casa Hernanz 1845 yılından beri hem kadın hem de erkekler için el yapımı espadriller üretiyor. Guantes Luque’da türünün tek örneği olan deri eldivenlere göz atmanız gerekli. Daha fazla deri alışverişi için Taller Puntera da görülebilir.
Sarayseverler: İspanyol monarşisinin ihtişamı, kentin her tarafındaki şık mekanlarda zamana meydan okuyor. Batı Avrupa’nın halen işleyen halde olan en büyük kraliyet sarayı olan ve kendi sanat koleksiyonuna sahip Palacio Rela Madrid’i ziyaret etmek gerekli. Palacio Real de El Pardo güzel bir ormanın içinde yer alıyor. Günübirlikçiler, bahçelerle çevrili barok Palacio real de Aranjuez’i ve büyük bir kütüphane ile bir de manastıra sahip El Escorial’i ziyaret edebilirler.